(Rotterdam, 4 Haziran 2023)

Yunus Emre Enstitümüzün desteğiyle 26 Mayıs - 4 Haziran 2023 tarihlerinde düzenlenen 9. Kırmızı Lale Türk Filmleri Festivali’nin ödül töreninde bulunmaktan mutluluk duyuyorum.

Sinema, sınırları aşan, her kökenden, her kesimden insanları birleştirebilen çok güçlü bir sanat dalı. Türk sineması da dünya sinema tarihindeki yerini ilk günlerden bu yana aldı.

Sinemamız, Fuat Uzkınay tarafından 1914 yılında çekilen ilk Tük yapımı olma özelliğindeki “Ayastefanos’taki Rus Abidesinin Yıkılışı” adlı belgesel filmden bu yanaçok yol aldı. 1917’de çekilen ama kopyası bugüne ulaşamayan, bir Osmanlı istihbarat görevlisini anlatan “Casus’ filmi mi, yoksa aynı tarihli “Pençe” filmi mi ilkti, bunu bilemiyoruz. Her ikisi de Sedat Simavi imzasını taşıyordu. Keza, Nizamettin Nazif Tepedenlioğlu’nun aynı adlı eserinden senaryolaştırılan, 1932 yapımı İstiklal Harbimiz hakkındaki ilk film olarak tarihte yerini alan “Bir Millet Uyanıyor” ile ilk renkli Türk filmi olan “Halıcı Kız” adlı her iki film de Muhsin Ertuğrul imzasını taşır.

Hepimiz Yeşilçam’ın hafızalarda yer eden ve bazı kanallarımızda halen keyifle izlediğimiz güzel filmleri ile büyüdük.

Bugün Türk sinemasının uluslararası düzeyde tanınması ve rağbet görmesinin yanı sıra, çok geniş coğrafyalarda kitleleri ekran başına toplayan Türk dizilerinin başarısını da unutmamak gerekir. Dizilerimiz Ortadoğu’dan Latin Amerika’ya, Afrika’dan Uzakdoğu’ya kadar çok çeşitli halkların içsel yolculuklarında aşina oldukları, tanıdık gelen, onlara hitap eden yapımlar olmuştur. Bu açıdan da ülkemizin kültürel diplomasisinin en önemli unsurlarından biri halini aldı.

Ancak, sinemanın yeri halen çok ayrı. Zira, dizilerimizin açtığı bu başarı kulvarında, ülkemizin insanı ve kültürünü en güzel biçimde yansıtıp tanıtan filmlerimiz günümüzde uluslararası üne sahip Cannes, Berlin, Venedik, Toronto gibi festivallerde gösterilerek övgü, beğeni ve ödül alıyor.

Aynı zamanda ülkemizde gerçekleştirilen ve artık birer marka haline dönüşmüş olan İstanbul, Adana, Antalya, Ankara gibi uluslararası festivallere deyurtdışından yoğun takipçi çekiyor.

Hollanda gibi çok kültürlü bir topluma sahip bir ülkede Kırmızı Lale gibi önemli bir etkinliğin dokuzuncu kez düzenleniyor olması, sadece Hollanda Türk toplumunun birlik ve beraberliğini desteklemekle kalmıyor; aynı zamanda çeşitli köken ve kültürlere mensup insanların ülkemizi, insanımızı ve kültürümüzü daha yakından tanımasına imkan sağlıyor.

Bu sene dokuzuncusu düzenlenen Kırmızı Lale Festivali’nin önümüzdeki yıllarda hem içerik hem de gösterim şehirleri bakımından genişleyerek devam etmesini ümit ediyorum.

Bu yılki festivalin iki ek önemli özelliği var. İlki, ilk kez birer Kazak ve Özbek filminin katılması.

İkincisi ise, bu festivalde ünlü sanatçımız Sayın Hale Soygazi’ye “Yaşam Boyu Başarı Ödülü” verilecek olmasıdır. Filmleri saymakla bitmeyecek olan Sayın Hale Soygazi’yi içtenlikle tebrik ediyorum.

Enstitü Müdürümüz Sayın Adil Akaltun olmak üzere emeği geçen herkese ve katılım sağlayan yapımcılarımız ile sanatçılarımıza teşekkür ediyorum.

Ödüle layık olan yapımcı ve sanatçılarımızı gönülden tebrik ediyor ve hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.